Ana içeriğe atla

ibni sina

ibni sina


İbni Sina

Ailesi Belh'ten gelerek Buhara'ya yerleşmişti. İbni Sinâ, babası Abdullah, maliyeye ait bir görevle Afşan'dayken orada doğdu. Olağanüstü bir zekâ sahibi olduğu için daha 10 yaşındayken Kur‘an-ı Kerim'i ezberledi. 18 yaşında çağının bütün ilimlerini öğrendi. 57 yaşındayken Hemedan'da öldüğü zaman 150'den fazla eser bıraktı. Eserleri Latince’ye ve Almanca’ya çevrilmiş, tıp, kimya ve felsefe alanında Avrupa’ya ışık vermiştir. Onu Latinler “Avicenna” adıyla anarlar ve eski Yunan bilgi ve felsefesinin aktarıcısı olarak görürler.

İbni Sinâ, daha çocukluğunda, çevresini hayrete düşüren bir zekâ ve hafıza örneği göstermiştir. Küçük yaşta çağının bütün, ilimlerini öğrenmişti. Gündüz ve gece okumakla vakit geçirir, mum ışığında saatlerce, çoğu zaman sabahlara kadar çalışırdı. Pek az uyurdu.

Buhara Emiri Nuh İbni Mansur’u ağır bir hastalıktan kurtardı ve bu yüzden de Samanoğulları sarayının kütüphanesinde çalışma iznini aldı. Bu sayede pek çok eseri elinin altında bulduğu için vaktini kitap okumak ve yazmakla geçirdi. Hükümdar öldüğü zaman o, henüz yirmi yaşındaydı ve Buhârâ'dan ayrılarak Harzem'e gitti: EI-Bîrûni gibi büyük bir şöhret ve değerin, onun çalışkanlığına, bilgisine değer vermesi, kendisini yanına kabul etmesi, beraber çalışması, hakkında kıskançlığa yol açtı. Bu yüzden takibata bile uğradı. Harzem'de barınamayarak yeniden yollara düştü. Şehirden şehre dolaşarak nihayet Hemedan'a kadar geldi ve orada kalmaya karar verdi.

İbni Sînâ, çoğu fizik, astronomi ve felsefeyle ilgili olarak 150 civarında eser yazmıştı. Farsça olan birkaçı dışında bunların hepsi Arapça'dır. Çünkü o devirde ilim eserlerini Arap diliyle yazmak âdetti. Arapça'ya bu bakımdan değer verilirdi. Bilhassa tıp ilmine dair araştırmaları son derece orijinal ve doğrudur. Bu yüzden doğu ve batı hekimliğine kelimenin tam anlamıyla, 600 yıl, hükmetmiştir.
Eserleri Batı dillerine Latince yoluyla çevrilerek Avicenna diye şöhrete ulaşan İbni Sinâ, yanlış olarak bir süre Avrupa'da İranlı hekim ve filozof olarak tanınmıştır. Bunun da sebebi, eserlerini Türkçe yazmamış olmasındandır... Bununla beraber, batılılar da kendisini Hâkim-i Tıb, yani hekimlerin piri ve hükümdarı olarak kabul etmişlerdir. 16 yaşındayken pratik hekimliğe başlayan İbni Sinâ, resmî saray doktorluğu da yapmıştır.

Matematik, astronomi, geometri alanlarında geniş araştırmaları vardır. İbni Sînâ, tıp araştırmaları yaparken bazı hastalıkların bulaşmasında göze görünmeyen birtakım yaratıkların etkisi olduğunu, yani mikropların varlığını sezmiş ve bu bilinmeyen mahluklardan eserlerinde sık sık bahsetmiştir. Mikroskobun henüz bilinmediği bir devirde böyle bir yargıya varmak çok ilginçtir.
Şifa adlı eseri bir felsefe ansiklopedisidir. Diğer eserlerine gelince bunlar arasında en tanınmış olanlarından: el-Kanun fi’t-Tıb isimli kitabı tamamen bir tıp ansiklopedisidir. Necât ve İşârât adlı kitapları ve Aristo’nun felsefesini anlatan yirmi ciltlik Kitâbü’l-İnsâf’ı başta gelen eserlerindendir.kimya alanında da çalıştı ve önemli keşiflerde bulundu. Bu hususta Berthelet, kimya ilminin bugünkü hale gelmesinde İbni Sina’nın büyük yardımı olduğunu söyler.Bu çalışmaları ve etkileriyle Doğu ve Batı kültürünü geliştiren büyük bilginlerden biri oldu. Bütün bunlardan başka çok güzel şiirler yazdı. Hatta Türkçe olarak yazmış olduğu şiirler de vardır.

İbni Sina, 1037 tarihinde Hemedan’da mide hastalığından öldü.
İbn-i Sina’nın asıl büyüklüğü doktorluğundadır. Şifâ adındaki 18 ciltlik ansiklopedisi, ismine rağmen tıptan çok matematik, fizik, metafizik, teoloji, ekonomi, siyaset ve musiki konularını içine alır. Onun tıp şaheseri, kısaca Kanûn diye bilinen el-Kanûn Fi’t-Tıb adlı büyük kitabıdır. Eser, fizyoloji, hıfzıssıhha, tedavi ve farmakoloji bahislerine ayrılmıştır. Konular dikkatle incelendiğinde İbn-i Sina’nın bugünkü tıp için bile geçerli olan pek çok ileri görüşleri bulunduğunu; mesela mikroskop olmadığı halde, hastalıkların ‘mikrop’ mefhumuna benzer yaratıklarca meydana getirildiğini sezebildiğini görürüz.
İbn-i Sina’nın Kanûn adlı eseri XII. yüzyılda Latince’ye çevrildi ve Batı tıp aleminde bir patlama tesiri yaptı. Roma’nın Galen’i de, Er Razi’de ilimde eriştikleri tahtlarından indirildiler ve çağın Fransa’sının en meşhur tıp fakülteleri olan Montpellier ve Lauvain Üniversiteleri’nin temel kitabı Kanûn oldu. Durum XVII. yüzyılın ortalarına kadar böyle devam etti ve İbn-i Sina, 700 yıl Avrupa’nın tıp hocası oldu. Altı yüzyıl önce Paris Tıp Fakültesi’nin kütüphanesinde bulunan 9 ana kitabın en başında İbn-i Sina’nın Kanûn’u yer almıştır.
Bugün hala Paris Üniversitesi’nin tıp fakültesi öğrencileri St. Germain Bulvarı yanındaki büyük konferans salonunda toplandıklarında iki kişinin duvara asılı büyük boy portresiyle karşılaşırlar. Bu iki portre, İbn-i Sina ve er-Razi’ye aittir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yusuf Ziya Arpacık

Yusuf Ziya Arpacık 1 Mayıs 1958 yılında Erzurum’da dünyaya geldi. Çocukluk yılları zor tabiat şartlarıyla mücadele içerisinde geçti. Gençlik döneminde ise, 1980 öncesinde fırtınalı savaş günlerinin tam orta yerinde bulmuştu kendisini. İstanbul Üniversitesinde Tarih ilmi tahsil ederken 13 Şubat 1978 de hapse düştü. Sürgünden sürgüne yollandığı zindanlardan defalarca kaçmaya teşebbüs etmesine rağmen, Sağmalcılar ve Yozgat cezaevinden olmak üzere iki sefer firara muvaffak oldu… Tamamı yaklaşık on yıl olan hapis hayatının beş yılını hücrelerde geçirmek zorunda bırakılmış, kitaplar vasıtası ile ve kendi kendine yabancı dil öğrenirken, cezaevlerindeki ecnebi tutuklularla da bu lisanların pratiğini yapabilmiştir.. Hapishaneden çıkınca da ‘nerede kalmıştık?’ diyerek dış dünyada ki mücadelesine kaldığı yerden tekrar başlayıp, 1992 yılında Karabağ savaşında kardeşlerine yardım için Kafkaslara koşmuş ve devamı itibarı ile bir çok ülkede Türk düşmanlarına karşı ‘fiziki etkinlikler’ organize etmiş

arkası gelmez dertlerimin

arkası gelmez dertlerimin G                                     D   ) Arkasi gelmez dertlerimin biktim illallah ) 2 Em            Bm              C          Bm  ) Biri biterken öteki de baslar vermesin Allah ) 2    ( Bm                         C           Bm  )    ( Böyle gelmis böyle gidecek korkarim vallah ) 2 A (    ( Em         Bm         C        Bm  )    ( Yok mu çaresi dostlar fesüpanallah ) 2 G                              D   ) Alemin keyfi yerinde yine masallah ) 2 Em              Bm          C          Bm  ) Bize de bir gün kader güler güler insallah ) 2

Araba Markaları ve Üreticileri

Alfa Romeo Hikaye, geçen her Alfa Romeo'nun önünde şapka çıkartan Henry Ford'tan başlayıp Alfaları geçtiği yarışlarda Enzo Ferrari'nin bir çocuk gibi ağlamasına kadar uzanır. Motorl.. http://www.alfaromeo.com.tr  - Araba Markaları ve Üreticileri Audi Audi, ayrıcalıklı otomobiller -teknolojik mükemmellikle donatılmış, güzel, sofistikte makineler- üreten bir firma. Bizim başarımız, müşterilerimizin isteklerini, yaptığım.. http://www.audi.com.tr  - Araba Markaları ve Üreticileri BMC  Türkiye'nin en büyük ticari araç üreticilerinden BMC, 1964 yılında İzmir'de kuruldu. İlk yıllarda Austin ve Morris markalı ticari araçları üretti. Kamyon, kamyonet, trak.. http://www.bmc.com.tr  - Araba Markaları ve Üreticileri BMW Hedeflerini gerçekleştirmek için otomotiv endüstrisinde eşi olmayan gücünü verimli bir şekilde kullanan BMW Group, araştırma ve geliştirmeden satış ve pazarlamaya kadar t.. http://www.bmw.com.tr  - Araba Markaları ve Üreticileri Bugatti