Ana içeriğe atla

Menopozda hormon tedavisi kanser tetikleyicisi

Menopozda hormon tedavisi kanser tetikleyicisi


ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, menopozda hormon tedavisi gören kadınlar, bu ilaçları bıraktıktan üç sene sonra bile kanser riski altında bulunuyor. Uzmanlar, tedavi tamamladıktan sonra da düzenli olarak mamografi çektirilmesini öneriyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırma menopoz sürecinde hormon tedavisinin kullanılmasında dikkatli olunması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Amerikan Tıp Birliği Dergisinde yayımlanan araştırmaya göre menopoz sürecindeki sağlık sorunlarına karşı hormon takviyesi alan kadınlar, bu tür ilaçları kullanmayı bıraktıktan üç sene sonra bile kansere yakalanma riski altındalar.

Araştırma yaş ortalaması 63 olan 15 bin 730 kadın üzerinde yapıldı. Bu kadınların hepsine tedavi kapsamında ostrojen ve progesteron hormonları verildi.

Ancak denekler arasında meme kanseriyle kalp ve damar rahatsızlıklarına yakalanma oranı yüksek çıkınca, araştırma 2002’de durduruldu, yine de denekler 3 yıl daha izlendi. İnceleme sonucunda tedavinin kesilmesinden 3 yıl sonra bile kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinin sürdüğü tespit edildi.

Bir başka ifadeyle hormon tedavisi gören kadınların tedavi bittikten sonra bile kansere yakalanma riskleri, tedavi görmeyenlere göre yüzde 27 daha fazla. Araştırma tedavi kesildikten sonra kadınların beyin kanaması ve kalp krizi geçirme riskininse büyük oranda ortadan kalktığını gösteriyor.

Bilim adamları, bu bulgulardan yola çıkarak doktorları hormon tedavisikonusunda çok dikkatli olmaya çağırıyor. Tedavinin mümkün olduğu kadar kısa ve hormon takviyesinin de minimum düzeyde tutulması uyarısı yapılıyor. Kadınlara ise tedavileri tamamladıktan sonra da düzenli olarak mamografi çektirmeleri öneriliyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

arkası gelmez dertlerimin

arkası gelmez dertlerimin G                                     D   ) Arkasi gelmez dertlerimin biktim illallah ) 2 Em            Bm              C          Bm  ) Biri biterken öteki de baslar vermesin Allah ) 2    ( Bm                         C           Bm  )    ( Böyle gelmis böyle gidecek korkarim vallah ) 2 A (    ( Em         Bm         C        Bm  )    ( Yok mu çaresi dostlar fesüpanallah ) 2 G                              D   ) Alemin keyfi yerinde yine masallah ) 2 Em              Bm          C          Bm  ) Bize de bir gün kader güler güler insallah ) 2

ığdır | otel,hotel,seyehat,turizm,turkey,belediyesi,resimleri,ilçeleri

ığdır | otel,hotel,seyehat,turizm,turkey,belediyesi,resimleri,ilçeleri GENEL BİLGİLER Yüzölçümü: 3.539 km² Nüfus: 142.601 (1990) İl Trafik No: 76 Türkiye'nin doğu sınırında yer alan Iğdır, efsanevi Ağrı Dağı ile görülmesi gereken bir ildir. İLÇELER: Iğdır (merkez), Aralık, Karakoyunlu, Tuzluca. Tuzluca: İl merkezine uzaklığı 39 km.dir. Tuz Dağı'nda bulunan su göletleri astım hastalığına iyi gelmektedir. NASIL GİDİLİR? Karayolu :Çevre il, ilçe ve komşu ülkeler ile bağlantısı sadece karayoluyla sağlanmaktadır. Havayolu : Uçakla Kars Havaalanına oradan da Iğdır'a karayoluyla ulaşılır GEZİLECEK YERLER Soykırım Anıtı: Baharlı Mahallesi Çevre Yolu Kavşağı'ndadır. Ziyaret Saatleri: 07:30 - 14:15 Ağrı Dağı: Türkiye'nin en yüksek dağı olup, İran ile Iğdır arasında sınır teşkil etmektedir. Yüksekliği 5165 metredir. Eski bir volkanik dağdır. Harmandöven Kervansarayı: Eski ipek yolu Batum Tebriz Kervanyolu güzergahında, Selçuklular Dönemi'nde Sürmari Emiri Şerafettin Ejder

Yusuf Ziya Arpacık

Yusuf Ziya Arpacık 1 Mayıs 1958 yılında Erzurum’da dünyaya geldi. Çocukluk yılları zor tabiat şartlarıyla mücadele içerisinde geçti. Gençlik döneminde ise, 1980 öncesinde fırtınalı savaş günlerinin tam orta yerinde bulmuştu kendisini. İstanbul Üniversitesinde Tarih ilmi tahsil ederken 13 Şubat 1978 de hapse düştü. Sürgünden sürgüne yollandığı zindanlardan defalarca kaçmaya teşebbüs etmesine rağmen, Sağmalcılar ve Yozgat cezaevinden olmak üzere iki sefer firara muvaffak oldu… Tamamı yaklaşık on yıl olan hapis hayatının beş yılını hücrelerde geçirmek zorunda bırakılmış, kitaplar vasıtası ile ve kendi kendine yabancı dil öğrenirken, cezaevlerindeki ecnebi tutuklularla da bu lisanların pratiğini yapabilmiştir.. Hapishaneden çıkınca da ‘nerede kalmıştık?’ diyerek dış dünyada ki mücadelesine kaldığı yerden tekrar başlayıp, 1992 yılında Karabağ savaşında kardeşlerine yardım için Kafkaslara koşmuş ve devamı itibarı ile bir çok ülkede Türk düşmanlarına karşı ‘fiziki etkinlikler’ organize etmiş